"İSRAİL İMAMI" SAFSATASI, MEDYADA 4 YILDIR ALGI AMAÇLI KULLANILAN ASILSIZ KLİŞELERDEN BİRİDİR

Anadolu Ajansı’nın 9 Ekim 2022 tarihli internet bülteninde, muhabir Emrah Gökmen tarafından, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımız aleyhinde, olumsuz algı ve tepki oluşturma amaçlı uydurma bir haber yayınlanmıştır. 

Bu vesileyle, konuyla ilgili bazı önemli gerçekleri değerli kamuoyuya paylaşmakta fayda görüyoruz.

30 yılı aşkın süredir Sayın Adnan Oktar’ın arkadaşları arasında yer alan Sadun Engin, AA muhabiri Emrah Gökmen’in hazırladığı (sözde) haberde yapmış olduğu bir algı oyunuyla, kamuoyuna güya “İSRAİL İMAMI” olarak tanıtılmaktadır. Haberde yer verilen bu uydurma “İsrail İmamı” yakıştırması ile kamuoyuna;

Bir yandan, arkadaşlarımız sanki sadece İsrail’le irtibatları olan, Musevilerle güya birtakım özel bağlantılar içindeki kimselermiş gibi gösterilmeye çalışılmaktadır. Bununla amaçlanan ise, ülkemizdeki Musevi karşıtı bir kısım muhafazakar kesimin tahrik edilip galeyana getirilerek camiamıza karşı tavır almalarını sağlamaktır

Bir yandan, "ülke imamı" vb. türünden FETÖ'yle özdeşletirilen kavramlar üzerinden Sayın Adnan Oktar ve arkadaş grubu ile FETÖ terör örgütü arasında güya bir benzerlik varmış izlenimi verilmeye çalışılmaktadır.

Anadolu Ajansı tarafından kasıtlı ve art niyetli olarak yapıldığı izlenimi veren bu tümüyle uydurma, provokatif yakıştırmaya ilişkin cevaplarımızı aşağıda sunuyoruz: 

Anadolu Ajansı muhabiri Emrah Gökmen 


BİRİNCİSİ

Adnan Bey'in arkadaşlarından Sadun Engin, hakkındaki bu uydurma “İsrail İmamı” benzetmesiyle arkadaşlarımız sanki sadece İSRAİL’Lİ HAHAMLAR, SİYASETÇİLER ya da GAZETECİLERLE görüşüyormuş ya da sözüm ona sadece İSRAİL’E GİDİP GELİYORMUŞ gibi bir imaj oluşturulmaya çalışılmıştır. 

Oysa, gerek Sayın Adnan Oktar gerekse arkadaşları bugüne kadar hiçbir ayrım yapmaksızın HER DİNDEN, HER ÜLKEDEN, HER MİLLETTEN VE HER KESİMDEN İNSANLARLA GÖRÜŞMÜŞ, ONLARA İSLAMI ANLATMIŞ, TÜRKİYE'NİN MİLLİ MENFAATLERİNİ SAVUNMUŞ ve HÜKÜMETİMİZİ DESTEKLEYİCİ YÖNDE SAYISIZ FAALİYETLERDE BULUNMUŞLARDIR.

Sadun Engin de bu amaçlar doğrultusunda, -tıpkı Adnan Bey'in diğer birçok arkadaşı gibi- uzun yıllardır Amerika’dan Pakistan’a, Endonezya’dan Fransa’ya, Vatikan’dan Brunei Sultanlığı’na kadar dünyanın dört bir yanındaki çok sayıda ülkeye sayısız kereler gidip gelmiş; bu ülkelerde gerçekleşen dünya çapındaki uluslararası konferanslarda, seminerlerde ve panellerde konuşmacı olarak yer almıştır. Ayrıca, gittiği ülkelerde, kendisini davet eden vakıf, dernek ve sivil toplum kuruluşlarıyla da biraraya gelmiş; gazeteciler, iş insanları, kanaat önderleri, siyasetçiler, bürokratlar, dini liderler ve ülkelerinin tanınmış önde gelen kimseleriyle çok sayıda görüşme gerçekleştirmiştir. 

Kısaca İsrail, Sadun Engin’in bugüne kadar ziyaret etmiş olduğu 40’dan fazla ülkeden sadece birisidir. Dolayısıyla, Sadun Engin hakkında, Anadolu Ajansı tarafından kasıtlı ve art niyetli olarak yapılan uydurma “İsrail İmamı” yakıştırması, Adnan Oktar ve arkadaşlarımız aleyhinde kamuoyunda olumsuz algı oluşturma amaçlı provokatif bir benzetmedir. 

Ayrıca, İsrailli gazeteciler, siyasetçiler ya da din adamlarıyla biraraya gelmek, devletimizin menfaatleriyle ülkelerimiz arasındaki dostluk ve barışın tesisi gibi nedenlerle görüşüp konuşmak, ASLA BİR SUÇ veya ŞAİBELİ BİR DURUM DEĞİLDİR. 

Kaldı ki böyle bir faaliyet suç olsa, en başta ne Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan ne de çok sayıda bakanımız İsrail’li hamamlar ve siyasetçilerle biraraya gelmez, onlarla konuşmaz, görüşmez ve çeşitli toplantılarda bulunmazlardı. 

Nitekim, Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan, bu konuda da bizlere örnek bir lider olarak, devletimizin ve milletimizin hayrına vesile olacak her türlü konuda görüşmeler yapmak amacıyla Musevi din adamlarını kimi zaman zaman Beştepe’de ağırlarken kimi zaman da, katılmış olduğu yurt dışı gezilerinde onları kabul etmektedirler. 

25 Aralık 2021 tarihinde bir toplantı için İstanbul’da bulunan “Türk Yahudi Toplumu Hahamlar İttifakı Üyeleri” Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın davetlisi olarak Cumhurbaşkanımızın gönderdiği özel uçakla Ankara’ya gitmiş ve Beştepe’de Sayın Erdoğan tarafından kabul edilmişlerdir.

Bir diğer görüşme 23 Eylül 2019 tarihinde, Cumhurbaşkanımız Birleşmiş Milletler 74. Genel Kurul görüşmeleri için ABD’nin New York kentinde bulunduğu sırada Hilton Midtown Otel’de gerçekleşmiştir.

Musevi hahamlarla yapılan son görüşme ise Eylül 2022’de, Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler’in 77. Genel Kurulu'na katılmak amacıyla ABD’nin New York kentinde bulunduğu esnada BM binasının hemen karşısında yer alan “Türk Evi”nde gerçekleşmiştir. Bu ziyarette Sn. Cumhurbaşkanımız ile birlikte Dışişleri Bakanımız Sn. Mevlüt Çavuşoğlu, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sn. Mustafa Varank, Milli Savunma Bakanımız Sn. Hulusi Akar, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Sn. Ömer Çelik, Washington Büyükelçimiz Sayın Murat Mercan ile çok sayıda bürokrat ve hükümet yetkilisi de yer almışlardır. 

İsrail’li Hahamlar ile Sayın Cumhurbaşkanımız, Bakanlar ve Hükümet yetkililerimiz seviyesinde gerçekleştirilen bu görüşmeler açık şekilde ortaya koymaktadır ki Adnan Bey'in arkadaşlarından Sadun Engin hakkında ANADOLU AJANSI TARAFINDAN YAPILAN UYDURMA “İSRAİL İMAMI” BENZETMESİ, SON DERECE ÇARPIK BİR BAKIŞ AÇISININ ÜRÜNÜDÜR. 

Zira, bu çarpık bakış açısıyla bakıldığında, Anadolu Ajansı’nın Sayın Cumhurbaşkanımız ile birlikte çok sayıda bakan, bürokrat ve hükümet yetkilisini İsrail’li hahamlarla bir araya getiren bu organizasyonları planlayan, Dışişleri Bakanlığımızın ve ilgili Büyükelçiliklerimizin tüm çalışanları da bu durumda, AYNI ŞEKİLDE BİRER “İSRAİL İMAMI” OLMALIDIRLAR. Bunun ise ne derece akla ziyan bir iddia olacağı ortadadır.


İKİNCİSİ

Anadolu ajansı tarafından yapılan asılsız, saçma ve gülünç “İsrail İmamı” benzetmesinin ardında yatan bir diğer amaç ise, güya Sayın Adnan Oktar ve arkadaşları ile FETÖ terör örgütü arasında sözüm ona bir bağ ya da benzerlik varmış havası yaratmaktır. 

Oysa ki geçmiş her dönemde, hatta terör örgütü olarak bilinmediği, geniş çevrelerce desteklendiği dönemlerde dahi Adnan Bey ve arkadaşlarımızın, FETÖ yapılanmasının karşısında yer aldıklarına ilişkin sayısız delil bulunmaktadır. 

FETÖ yapılanması tarafından toplumsal bir kargaşa planı çerçevesinde uygulamaya konulan “Gezi olayları”, “17-25 Aralık Yargısal Darbe Teşebbüsü” ve “15 Temmuz Hain Darbe Girişimi” gibi her olayda, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımızın hep Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ı ve meşru hükümeti destekledikleri, bugün tüm kamuoyunca bilinen tartışmasız bir gerçektir. 

FETÖ yapılanmasının hükümeti ve Cumhurbaşkanımız Sn. Erdoğan’ı hedef alan kalkışmalarının tümünde, Adnan Bey ve arkadaşlarının istisnasız şekilde SN. ERDOĞAN’DAN ve MEŞRU HÜKÜMETTEN YANA TAVIR SERGİLEDİKLERİ, hem A9 Televizyonu'ndan yapmış oldukları canlı yayın açıklamalarından, hem de kendilerine ait Twitter hesaplarından yaptıkları paylaşımlardan açık, net ve tartışmasız şekilde görülmektedir.

FETÖ’cü hain darbe girişiminin başladığı 15 Temmuz 2016 gecesi, 

‼️ Henüz daha hiçbir devlet yetkilisi çıkıp gelişmeler karşısında bir açıklama yapmamış, birçok siyasetçi ve bürokrat ortada yok iken;

‼️ A9 TV Stüdyosu, en şiddetli çatışmaların yaşandığı ve onlarca vatandaşımızın şehit ya da gazi oldukları Çengelköy’deki Kuleli Askeri Lisesi'yle Beylerbeyi’ndeki köprü ayağına çok yakın bir yerde olmasına rağmen,

‼️ Gece boyunca A9 TV stüdyosunun bulunduğu bölge üzerinde FETÖ’cü pilotlar tarafından F-16 savaş uçakları ile alçak uçuş yapılıp sonik patlamalar oluşturularak etrafa korku ve dehşet saçılmasına rağmen

Sayın Adnan Oktar, 

TÜM TEHLİKELERİ GÖZE ALARAK ARKADAŞLARIMIZLA BİRLİKTE A9 TV STÜDYOSUNA GİTMİŞ VE FETÖ’YE KARŞI OLDUĞUNU, FETÖ’YE KARŞI SN. ERDOĞAN’I VE MEŞRU HÜKÜMETİ DESTEKLEMEYE DEVAM ETTİĞİNİ CANLI YAYINDA TÜM GECE BOYUNCA, TA Kİ ERTESİ GÜN DARBE TEŞEBBÜSÜNÜN ATEŞİ SÖNENE, ASKERLER KIŞLALARINA GERİ ÇEKİLENE DEK ANLATMIŞTIR.

Dolayısıyla, Adnan Oktar ve arkadaşlarımızın, FETÖ’ye karşı göstermiş oldukları açık ve net tavır dolayısıyla takdir edilmeleri gerekirken, Anadolu Ajansı tarafından art niyetli ve uydurma benzetmelerle itham edilmeye çalışılmalarının iyi niyetli ve hakkaniyetli bir tavır olmadığı ortadadır.

Ayrıca, önemle belirtmek isteriz ki 

"FETÖ Silahlı Terör Örgütü'ne üye olmamakla beraber yardım etme" iddiasıyla ilgili, Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nün 30.07.2018 tarih ve 58604142.66693.(63044).D2-38854 sayılı yazıları ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu'nun yürüttüğü 2018/117729 sayılı soruşturmasına istinaden, Sayın Adnan Oktar’ın FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile irtibatlı olup olmadığına ilişkin resmi bilgi talep edilmiştir. Bunun üzerine aşağıdaki başlıklar altında yürütülen araştırma ve soruşturma üzerine resmi bir rapor düzenlenmiştir.

Düzenlenen raporda, Adnan Oktar’la beraber 235 sanıkla ilgili yapılan detaylı tetkikte sanıkların;

1- Bylock

2- Bank Asya

3- Kriz Merkezi Verisi

4- Soruşturmalar

5- Belge, Evrak, Dernek

6- Şirketleri Soruşturma

7- Şirketleri Bank Asya

8- Şüpheli Şirkette Belge Evrak

9- Şüpheli Şirkette SGK Kaydı

10- KHK İle İhraç Edilenler

11- Tepe Yönetimle İrtibat 

gibi her bir iltisak maddesi ile ilgili 

“BU BAŞLIKTA KAYDA RASTLANMAMIŞTIR” raporu düzenlenmiştir.

Yani, Adnan Bey ve arkadaşları ile FETÖ yapılanması arasında ÇBİR BAĞ ya da İLİŞKİ BULUNMADIĞI, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından hazırlanan resmi araştırma ve inceleme raporuyla da ispatlanmış bulunmaktadır. 

Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız.