HALKI, HALKA EZDİREN SİSTEM SON BULMALI

Toplumun mutluluğunu elinden alan, huzurlu ve güven içinde yaşamasına engel olan, aslında herkesin iyi bildiği ama çoğu zaman ismini koyamadığı bir “kilitleme sistemi” sayısız insanı mağdur etmektedir. İnsanları korkutma, yıldırma, üstü kapalı tehdit etme, menfaat bağlantıları kurma, gibi kirli mekanizmalarla işleyen bu kilitleme sistemi özellikle emniyet ve yargı gibi toplumun temel dayanak noktalarında devreye girdiğinde çok daha tehlikeli bir hal almaktadır. Vatandaşların gözü kapalı kendilerini emanet etmeleri gereken bu kurumlarda kimi zaman bazı derin yapıların etkisiyle kimi zaman da belli noktalara çöreklenmiş küçük, sevgisiz, hasut çetelerin yönlendirmesiyle vatandaşa eziyet eden yapılar oluşmaktadır. Devletimizin tüm kurumlarını ve memurlarını tenzih ederiz, ancak bir şekilde bu kurumlara sızmış bazı odaklar kimi zaman söz konusu kirli çarklarını rahatlıkla ve pervasızca çevirebilmektedir. Halkın vergisiyle ödenen maaşlarla halka eziyet eden bu çarklar, birbirine korkutma, yıldırma, menfaat sağlama veya menfaatini kesme zincirleriyle bağlıdır ve bazı insanların “aman bana dokunmasınlar”, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” gibi bencil ve korkak zaaflarından faydalanarak varlığını sürdürmektedir.


Peki Bu Kilitleme Mekanizması Nasıl İşliyor? 

Bu çarkın başında derin devletin aklı zayıf ama kendini çok akıllı ve uyanık zanneden, son derece çürük, basit, hatta aptalca oyunlar kuran, cahil, ahlaksız, çok az bir değere satın alınabilen, fırsatçı, aşağılık bir güruhu bulunur. Bunlar kendilerine hedef olarak seçtikleri insanları önce basını kullanarak karalamaya başlarlar. Bunun için çoğu zaman basındaki kendi besledikleri kiralık kalemlerini kullanırlar. Kimi zaman da istedikleri haberlerin yapılmaması durumunda o gazete veya tv’yi batırmakla tehdit ederler. Bunun sonucunda, bir anda tek bir noktadan düğmeye basılmış gibi aleyhte haberler, karalamalar, iftiralar yağmaya başlar. Bu karalama kampanyası yine aynı güruh tarafından tutulmuş sosyal medya hesaplarıyla da iyice köpürtülür. Amaç bir nevi kitle hareketi oluşturarak kamuoyunu tahrik etmek ve adli makamları harekete geçirebilmektir.

Karalama kampanyası bir kere başlatıldı mı, vatandaşın vergisiyle maaşı ödenen onurlu ve şerefli polislerimiz vatandaşı iftiraya karşı korumak yerine iftiraya maruz kalan vatandaşı araştırmak zorunda kalırlar. Yaptıkları araştırmadan hiçbir şey çıkmayacağını bildikleri ve çıkmadığını da gördükleri halde oluşturulan galeyan karşısında adeta elleri kolları bağlanmıştır. Dosyayı savcının önüne götürmeye adeta görünmeyen bir el tarafında zorla itilirler. Önüne dosya gelen savcı da aynı gizli elin ahlaksız ve sinsi baskısıyla, içi boş olduğu alenen görülen son derece yeteneksizce kurgulanmış iftirayı görevi gereği mecburen araştırmak zorunda kalır. Dosya hakimin önüne geldiğinde ise bu defa “kamuoyu infiali” kavramı devreye girer.

Ortada hiçbir delil, belge ve bulgu dahi olmadığı halde yalanlar ve kuru iftiralar nedeniyle masum insanlar tutuklanır. Kendi ödediği vergilerle inşa edilen cezaevine konulur. Bir güruhun hedef alması ve karalamasıyla, bomboş laf kalabalığı ve iftirayla cezaevine konulan insanlara bakılması, güvenliklerinin sağlanması, sağlıklarının muhafazası için de yine vatandaşın vergileri harcanır.

Sonuçta, normalde vatandaşın huzuru ve güvenliği için çalışması gereken mekanizma vatandaşın ödediği vergilerden alınan maaşlarla, vatandaş aleyhine işletilmiş olur. Vatandaş adeta kendi aleyhine kurulan tuzağın parasını ödeyen konumundadır.







Bu acımasız zincirin tüm aşamalarındaki herkes ne olup bittiğinin farkındadır. Karşısındaki insanların masum olduğunu bilmelerine rağmen, bir gün bu mekanizmanın kendisi aleyhine işletilebileceğini korkusuyla tüm bunlara boyun eğmektedir. Çünkü ortada birbirini kilitleyen, nereden ve nasıl kırılabileceğini bilemedikleri, ne zaman kendi aleyhlerine dönebileceğini de kestiremedikleri halkı halka ezdiren bir sistem vardır.

Herkesin bildiği ve şikayetçi olduğu bu durumu ortadan kaldırmaya ise maalesef ki çoğu insanın gücü yetmemektedir. Oysa, çok sayıda insanın canını yakan, hayatı zorlaştıran ve eziyete dönüştüren bu halkı ezme çarkını aslında ortadan kaldırmak çok kolaydır. Bu can yakıcı zincir içinden çıkacak tek bir vicdanlı ses, iyilik ve doğrulukta irade gösterecek, insanların tepkisinden ve “ne derler”den çekinmeyecek tek bir cesur çıkış bu sürecin tamamen değişmesini sağlayabilir.

Allah’ın dürüst ve iyi olanları mutlaka koruyacağını bilerek, maddi kayıplara uğramaktan değil ahlaksızlık yaptığı, harama girdiği için Allah'a vereceği hesaptan korkarak, insanların rızasını değil sadece Allah’ın rızasını esas alarak hareket edildiğinde bu sistemi ortadan kaldırmak mümkündür. Devletimizin kurumlarında böyle sayısız yiğit, vicdanlı, dürüst, mert insan görev yapmaktadır. Bu Allah'tan korkan, güzel ahlaklı güzide insanların iyilikte ittifak etmesi, birbirini koruyup desteklemesi söz konusu ahlaksız güruhların, menfaat çetelerinin tüm oyunlarının bozulması için Allah'ın izniyle yeterli olacaktır.