"FİKREN İKTİDAR OLMAK" ANCAK SAYIN ADNAN OKTAR'IN İLMİ VE FİKRİ ÇALIŞMALARI HAYATA GEÇİRİLEREK SAĞLANABİLİR

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, İbn Haldun Üniversitesi Külliyesi Açılış Töreni'nde çok önemli açıklamalarda bulunmuş, 

“FİKRİ BİR BUHRANIN İÇİNDE ÇIRPINIYORUZ. HÂLBUKİ SİYASİ BAĞIMSIZLIĞIN DA EKONOMİK BAĞIMSIZLIĞIN DA TEMELİNDE FİKRİ BAĞIMSIZLIK YATAR.”

“HÜKÜMET OLMAKLA MUKTEDİR OLMAK, MUKTEDİR OLMAKLA İKTİDAR OLMAK ARASINDAKİ FARKI İYİ BİLİYORSUNUZ. GERÇEK İKTİDARIN FİKRİ İKTİDAR OLDUĞUNU İYİ BİLİYORUZ. BUNUN İÇİN DE FİKRİ İKTİDARIMIZI DA HALA TESİS EDEMEDİĞİMİZ KANAATİNDEYİM.”

“FİKRİ İKTİDARI SİYASİ KADROLAR DEĞİL, İLİM, SANAT VE HİKMET İNSANLARI İNŞA EDER.” 

sözleriyle fikren iktidar olmanın önemini ve halen bu iktidarın hali hazırda tesis edilememiş olduğunu vurgulamıştır .

Sayın Cumhurbaşkanımızın bu tespiti çok hayati olmakla birlikte, 18 yıl önce AK Parti iktidarına Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının ilmi ve imani çalışmalarıyla oluşturdukları fikri zemin vesile olmuştur.

Türkiye’de sağın güçlü bir şekilde iktidar olması için her şeyden önce bir felsefi altyapının, ideolojik bir zeminin olması gerekiyordu. Sağın güçlenebilmesi de hiç şüphesiz ki solun fikri hakimiyetinin ve etki alanının ortadan kaldırılmasıyla mümkün olabilirdi.

Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının fikri çalışmaları ve ilmi faaliyetleri de işte bu noktada çok hayati önem taşımaktadır. Sayın Adnan Oktar ve arkadaşları, Türkiye için bugüne kadar hiç yapılmamış ancak en gerekli ve en yapılması gereken çalışmaları yapmışlar, muazzam etkili imani ve fikri faaliyetlerle muhafazakar-mukaddesatçı siyasi görüşün ideolojik zeminini Türkiye çapında inşa etmişlerdir.

Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının 40 yıllık büyük bir çaba ve emek vererek gerçekleştirdikleri ve sağ zemini inşa ettikleri bu çalışmalar;

  • Solun ideolojisi olan ve Allah’ı inkar üzerine bina edilmiş Darwinizm’in ve materyalizmin bilimsel çöküşü,
  • PKK’nın Darwinist ve komünist ideolojiye sahip olduğunun tüm Türk halkına anlatılması,
  • Darwinizm’in çöküşüyle PKK’ya desteğin azalması,
  • Evrim teorisinin tesadüfü ilah edinmiş hurafe bir pagan inancı olduğu,
  • Allah’ın varlığının ve birliğinin bilimsel delilleri,
  • Kuran mucizeleri,
  • İman hakikatleri,
  • Yaratılış gerçeği,
  • Yeryüzündeki tüm sorunların çözümünün Kuran’da belirtilen İslam ahlakı olduğu,
  • Devlete bağlılığın önemi,
  • Milli birlik ve beraberliğin önemi,
  • Milli ve manevi şuurun milletimize kazandırılması,
  • Türk İslam Birliği (Kızıl Elma) ülküsüne sahip yerli ve milli bir gençlik yetiştirmek

şeklinde özetlenebilir. 

Bu konularda sayısı 350’ye yakın, 73 dile çevrilmiş, 65 bin sayfayı bulan kitap, binlerce makale kaleme alan, bu eserlerden faydalanılarak yapılan binin üzerinde internet sitesi, yüzlerce iman hakikati belgeseli, 5 binin üzerinde konferans, canlı televizyon yayınları ve yaratılış gerçeğini bilimsel olarak ortaya koyan binlerce fosil sergisi düzenlenmesine vesile olan da Sayın Adnan Oktar’dır.

Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının fikri çalışmalarıyla materyalizm ve Darwinizm’e karşı tarihteki en etkili çökertici darbe indirilmiş ve bunun neticesinde din karşıtı tüm felsefelerin yani materyalizm, komünizm, faşizm, ateizm ve deizm gibi insanları dinsizliğe sürükleyen tüm “-izm”li akım ve felsefelerin fikri temeli tamamen yerle bir olmuştur.

Sağın felsefi zeminini güçlü bir şekilde oluşturan fikri ve imani faaliyetler cumhuriyet tarihinden beri ilk defa ve sadece Sayın Adnan Oktar tarafından yapılmıştır.

Adnan Bey’in arkadaşları, tüm Türkiye’yi şehir şehir, ilçe ilçe, köy köy, mahalle mahalle gezerek;

  • Solun temel dayanağı olan evrim teorisinin geçersizliğinin bilimsel delilleriyle anlatıldığı ve komünist bir ayaklanma tehlikesine dikkat çekilen 5000’in üzerinde konferans düzenlemişlerdir.
  • Binlerce yaratılış gerçeği sergisi açmışlardır.
  • Sayın Adnan Oktar’ın yaratılış gerçeğini anlatan eserlerinden milyonlarca dağıtılmış, halkımızın bu hayati gerçekleri öğrenmesi sağlanmıştır.
  • İşte bu sayede Darwinizm, materyalizm, komünizm ve solun fikri dayanakları tümüyle çökertilmiştir.

AK Parti’nin de 18 yıldır güçlü bir şekilde iktidara yerleşmesi işte bu milli bilincin ve imani şuurun oluşmasını sağlayan faaliyetler sonucunda gerçekleşmiş, fikri zeminin Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımız vesilesiyle sağlam bir şekilde tüm Anadolu’ya oturtulması ile mümkün olmuştur. 

Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının yaptıkları anti Darwinist, anti materyalist bilimsel faaliyetler sonucunda solun dayanak noktaları tümüyle çürümüş ve sağın felsefesi bütün Türkiye’ye güçlü bir şekilde oturarak tepmez devrilmez bir sağ iktidar meydana gelmiştir.

Sayın Cumhurbaşkanımızın “GERÇEK İKTİDARIN FİKRİ İKTİDAR OLDUĞUNU İYİ BİLİYORUZ.” sözü de bunu açıkça göstermektedir.

Ayrıca, şu önemli gerçeği de belirtmek isteriz ki; camiamız, dindar ve modern görünümüyle, toplumumuzdaki ayrışmayı ve kutuplaşmayı da ortadan kaldırmış, muhafazakar kesimle modern-laik kesimi uzlaştırmış, "modern, dinamik, dışa dönük, bilime önem veren, dindar, milliyetçi Türkiye" imajını güçlendirmiştir. 

Yine, Adnan Bey ve arkadaşlarına kurulan kumpastan sonra AK Parti’nin bu çevrelerle iletişim kurabilecek, sağın ideolojisini güçlü bir şekilde anlatabilecek donanımda yetişmiş insanı olmadığı için modern çevrelerden AK Parti’ye verilen destek de bir anda durmuştur.

Bu önemli faaliyetler bu zamana kadar AK Parti tarafından gerçekleştirilemediği için, bu faaliyetleri 40 yıldır en etkili şekilde yapan Adnan Bey ve arkadaşlarına kurulan kumpas sona erdiğinde AK Parti’nin %28’lere düşen oyları %71’lere çıkacaktır Allah’ın izniyle.

Buraya kadar anlatılanlar, İngiliz derin devletinin neden Sayın Adnan Oktar’ı hedef aldığını açıklamaya yeterlidir. İngiliz derin devleti Türkiye’nin modern, barışçıl ve dindar bir anlayışla yönetilmesini, halkımızın da yine bu özelliklere sahip olmasını istememektedir. Böyle bir Türkiye, İngiliz derin devletinin bölgemizle ve dünyanın geri kalan kısmıyla ilgili planlarına tamamen aykırılık teşkil etmektedir. Bu nedenle İngiliz derin devleti sorunu kendince kaynağından çözmek istemiş, birçok insanın Allah’a kesin bir bilgiyle iman etmesine vesile olan, Türkiye’nin manevi önderliğinde kurulacak olan Türk İslam Birliği’ni savunan, modern İslam görüntüsünü hayatlarına yansıtan, AK Parti’nin fikri zeminini oluşturan Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımıza büyük bir komplo kurmuştur.

Unutulmamalıdır ki, bu komplo sadece camiamıza değil, milli liderimiz Sayın Erdoğan’a ve AK Parti hükümetine de kurulmuştur. Zaten asıl hedef de Sayın Erdoğan’ı yalnızlaştırmak, AK Parti hükümetini yıpratmak ve halkı kutuplaştırarak, Allah esirgesin Türkiye’yi bölünmenin eşiğine getirmektir. 

CAMİAMIZA DÜZENLENEN KUMPASIN EN ÖNEMLİ AMAÇLARINDAN BİRİ, SAYIN ADNAN OKTAR VE ARKADAŞLARIMIZIN YILLARDIR AK PARTİ’YE VE SAYIN ERDOĞAN’A VERDİĞİ ÇOK ÖNEMLİ, ETKİLİ VE KESİNTİSİZ FİKRİ DESTEĞİ KESMEKTİR.

Camiamıza kurulan kumpasın başlıca nedenleri arasında;

  • Sayın Adnan Oktar’ın, hükümet politikalarını geceli gündüzlü A9 TV yayınlarıyla desteklemesi,
  • Ülkemizin bekası ve bütünlüğü için tek lider olarak Sayın Erdoğan’ın etrafında birleşmenin elzem olduğunu anlatması,
  • İçte ve dışta Sayın Erdoğan’a karşı yapılan her türlü saldırıyı her seferinde fikren etkisiz hale getirmesi

bulunmaktadır.

Sonuç olarak, İslam alemine, Türkiye'ye, Türkiye'nin liderine ve hükümetine karşı yürütülen kapsamlı ve karmaşık bir şer projesi vardır.

Sayın Adnan Oktar ve arkadaşları, ortada hiçbir suç, somut bir suç delili ya da suçüstü yokken, yani hiçbir hukuki gerekçe gösterilmeden tümüyle haksız yere tutuklanarak cezaevlerine konulmuşlardır.

Bununla da kalınmamış, camiamıza yönelik operasyon sabahı ilk iş, RTÜK kontrolünde ruhsatlı yasal bir kanal olan ve günlük yayın akışının hemen tamamında

  • Allah'ın varlığı ve birliği,
  • İman hakikatleri,
  • Kur'an mucizeleri,
  • Darwinizm - materyalizm vb. din karşıtı sapkın felsefe ve ideolojilerin bilimsel olarak çürütülmesi,
  • Gerçek Atatürkçülük,
  • Devlete bağlılığın önemi,
  • Türkiye'nin üniter yapısının korunması,
  • PKK, FETÖ, DEAŞ gibi terör örgütlerinin ülkemizin birlik ve bütünlüğünü tehdit eden zihniyetlerinin ilmi ve fikri yönden en akılcı ve etkili biçimde çökertilmesi,
  • Üst akıl İngiliz derin devletinin Türkiye ve İslam dünyasına yönelik 300 yıllık plan ve oyunlarının ifşa edilmesi

gibi en hayati konuların işlendiği belgesel ve programların yayınlandığı A9 TV’nin yayınlarının durdurulması olmuştur. 

Ardından, aynı hayati konuların işlendiği Sayın Adnan Oktar'ın eserlerini yayınlayan Global Yayıncılık firmasına alelacele kayyum atanarak yayınevinin faaliyetleri durdurulmuş ve deposunda bulunan Harun Yahya kitaplarının haşa hurda olarak imha edilmesi talebinde bulunulmuştur.

  • Darwinist -materyalist ideolojileri tüm TV kanallarında anlatmak serbestken, Allah’ın varlığını ve birliğini 7/24 anlatan tek kanal olan
    A9 TV İngiliz derin devletinin tek bir hamlesiyle kapatılmıştır.
  • Darwinizm’i, materyalizmi anlatan kitaplar sahaflarda, internette baş köşelerde satışa sunularak gençlerimiz zehirlenirken, imani kitapların haşa imhası istenmektedir.
  • Sayın Erdoğan’ın; “EVLATLARIMIZIN ZİHİN VE GÖNÜL DÜNYALARINDAKİ BOŞLUK DA BATI MERKEZLİ POPÜLER KÜLTÜR ÜRÜNLERİYLE VEYA SAPKIN AKIMLARIN HEZEYANLARIYLA DOLDURULMUŞTUR.” ifadesi de bu gerçeğin acı bir analizidir.

Sözde "örgüt faaliyetleri", "örgütsel saik" gibi akıl almaz gerekçelere dayandırılan, bu tarihte eşi, benzeri görülmemiş ilim ve kültür katliamı bunlarla da son bulmamış, yine Sayın Adnan Oktar'ın eserlerinden faydalanılarak hazırlanmış binlerce internet sitesine de erişim yasağı getirilmiştir.

Adnan Bey ve arkadaşlarının AK Parti için en hayati destek olarak sağın fikri zeminini oluşturan imani çalışmaları durdurulunca gençlere ve modern çevrelere sağ ideolojiyi anlatabilecek yeterlilikte kimse kalmadığından AK Parti’ye bu çevrelerden gelen destek adeta durmuş ve oy oranı bu yüzden %28’lere düşmüştür.

Darwinist - materyalist - ateist ideolojileri anlatan kitaplar, dergiler, makaleler, internet siteleri, TV yayınları ve belgesellerle Türk toplumuna sürekli haşa Allah’ı inkar telkini yapılıp, toplum dinden ve mukaddesattan uzaklaştırılırken, bu ideolojilere karşı en güçlü ve ezici anlatımları yapan Adnan Oktar Kitapları’nın imha edilmek istenmesi, internet sitelerinin kapatılması, imani ve milli tüm ilmi çalışmalarımızın engellenmiş olması İngiliz derin devletinin gerçek hedefinin Yüce Türk Devleti ve milli liderimiz Sayın Erdoğan olduğunu açıkça ortaya çıkarmıştır. 

AK PARTİ’YE YENİDEN OY VERECEK VE ÇAMLICA CAMİ-AYASOFYA CAMİ’NİN İÇİNİ DOLDURACAK DİNDAR GENÇLİĞİN OLUŞABİLMESİ İÇİN SAYIN ADNAN OKTAR VE ARKADAŞLARININ İMANİ ÇALIŞMALARININ ÖNÜ AÇILMALIDIR

Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın “FİKRİ İKTİDARI SİYASİ KADROLAR DEĞİL, İLİM, SANAT VE HİKMET İNSANLARI İNŞA EDER.” sözünün tecelli ettiği yegane insanların, AK Parti’nin 18 yıldır güçlü bir şekilde iktidarda kalmasına vesile olan Sayın Adnan Oktar ve arkadaşları olduğu açıktır.

Camiamızın imani çalışmaları engellenince gençlere ve topluma manevi şuur aşılayacak en etkili faaliyetler durdurulmuş oldu. Bunun neticesinde de büyük bir şevk ve heyecanla açılan camilerimizin içini dolduracak gençlik de kalmadı.

Öyle ki, 63 bin kişilik Çamlıca Cami, açıldığı ilk gün ve sonraki birkaç gün dolup taşmasına rağmen ilk 1 haftadan sonra adeta bomboş kalmıştır.

Çamlıca Camiinde bir sabah namazı vakti

Çamlıca Camiinde bir akşam namazı vakti

Yine, aynı şekilde sadece Türkiye için değil tüm İslam alemi için manevi değeri çok yüksek olan Ayasofya Cami de açıldığı ilk birkaç gün dolup taştı, sonrasında zaten Çamlıca Cami gibi Ayasofya da bomboş kaldı.

Bunun sebebi, tam da Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi; “FİKRİ İKTİDARI SİYASİ KADROLAR DEĞİL, İLİM, SANAT VE HİKMET İNSANLARI İNŞA EDER.” sözünde saklıdır.

Çamlıca ve Ayasofya Camilerinin içini dolduracak gençliğin oluşması ancak gençlere sağ ideolojinin güçlü bir şekilde anlatılması, solun ideolojisi olan Darwinizm’in bilimsel geçersizliğinin tam olarak kavratılmasıyla mümkündür. Bir kez daha belirtmek isteriz ki; bu anlatımları yapabilecek fikir insanlarının da Sayın Adnan Oktar ve arkadaşları olduğu herkesin malumu olduğu bir gerçektir.

Darwinizm’i çürüten bilimsel deliller tüm topluma çok iyi kavratılmalı, bilimsel tüm bulguların yaratılışı ispat ettiği doyurucu bir şekilde anlatılmalıdır ki imanı güçlü bir nesil oluşabilsin, toplum daima sağı desteklesin ve komünizme hiçbir şekilde kapı açılmasın.

Sayın Tayyip Erdoğan, külliye açılışında çok önemli bir konuya daha dikkat çekmiştir: Medyanın topluma sevgisizliği ve nefreti telkin eden yayınları…

Sayın Cumhurbaşkanımız, medyanın bu tutumunu eleştirerek; “MEDYAMIZ, EN MODERN ALTYAPIYA SAHİP, AMA BİZİM SESİMİZİ VE NEFESİMİZİ YANSITMIYOR... EN HAKLI OLDUĞUMUZ KONULARDA BİLE DÜNYAYA KENDİMİZİ ANLATAMIYORUZ.” demiştir. 

Son yıllarda bir takım diziler, yarışmalar ve programlar vasıtasıyla milli ve manevi değerlerimizden tamamen uzak, topluma sevgisizlik, öfke, intikam, kin, nefret ve egoistlik empoze eden, halkı kutuplaştırıcı, ahlaki tüm değerleri hiçe sayarak kadına şiddeti ve evlilik dışı ilişkileri normalleştirmeye, homoseksüelliği meşru göstermeye çalışan konular işlenmektedir. Sosyal medyada da tüm bu yayınlara karşı sevgiyi, dostluğu, Kuran ahlakını savunup anlatan tertemiz Müslümanlara yönelik bol bol karalama kampanyaları yapılarak aleyhlerinde kamuoyu oluşturulmaya çalışılmaktadır. 

Oysa, medyanın görevi; halkı kutuplaştıran değil uzlaştıran, milli ve manevi değerlerimizden uzaklaştıran değil sevdiren ve mukaddesatımıza sahip çıkan, kadına şiddeti, evlilik dışı ilişkileri, Kuran’da kesin olarak haram kılınan homoseksüelliği normalleştirmeye çalışan değil aksine tüm bu ahlaksızlıklara karşı tam tavır alıp sevgiyi, iyiliği, dostluğu, güzel ahlakı ön plana alan yayınlar yapmasıdır.

Medya, Sayın Cumhurbaşkanımızın ön ayak olduğu değerlerimizi savunmalıdır, milli şuura sahip gençliğin oluşması için gayret etmelidir. Ve en önemlisi, medya; gençleri Darwinizm bataklığından kurtarmaya çalışan, yerli ve milli anlatımlarıyla sapasağlam bir Türk gençliği oluşması için çabalayan, milli liderimiz Sayın Erdoğan’ın “Güçlü ve Büyük Türkiye” ideali için tüm imkanlarıyla ellerinden geleni yapan Müslümanlarla uğraşmayı marifet bilmemeli, aksine bu değerli faaliyetleri yapan Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarına destek olmalıdır. Medyanın asıl görevi toplumu hep daha iyiye yönlendirmek olmalıdır.

Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız.