BİR İNGİLİZ DERİN DEVLETİ STRATEJİSİ: ZARAR VE KÖTÜLÜĞÜ, İYİLİK VE FAYDA GÖRÜNÜMÜNDE SUNMAK

Var olma amacı milletleri parçalayıp, devletleri güçsüzleştirip, kendine bağlayarak  tek küresel güç haline gelmek olan, bu amaçla yüzyıllar öncesinden çok ayrıntılı ve  kapsamlı planlar yaparak dünya düzenini şeytani yöntemlerle dizayn eden İngiliz derin devleti, şu ana kadar neredeyse tüm sinsi ve karanlık planlarını hayata geçirmiştir. 

Savaşlar çıkarmış, sömürge imparatorlukları kurmuş, dinsizlik ve ateizmin sözde bilimsel temeli olan Darwinist-materyalist ideolojiyi dünya çapında yaygınlaştırmış ve bu yolla milli, manevi, ahlaki ve ailevi tüm bağları yok edip ortadan kaldıracak, sosyal dejenerasyona yol açacak, insanları ve toplumları birbirine düşman edecek bir kötülük sistemi kurmuştur. 

İngiliz derin devleti, bu sinsi planına bugün de aynı hızla devam etmektedir. Türkiye ise her zamanki gibi birinci hedefidir! 

İngiliz derin devleti tarihteki maddi, manevi çok fazla yıkım ve tahribatın sorumlusudur. Günümüzde kullandığı stratejilerinde de tarihte başarı elde ettiği şeytani yöntemleri örnek alır. Bu klasik yöntemlerini her dönemin şartlarına göre hayata geçirerek yeni yıkımlar meydana getirmeyi hedefler. 

Ülkeleri ve milletleri felaketlere, batağa ve nihai olarak da yok oluşa sürüklediği taktik ve yöntemler İngiliz derin devletinin tarih boyunca denediği ve hep sonuç aldığı yöntemlerdir. Taktikleri, aynı akıl hocası şeytanınkiler gibi basit ancak etkili telkin ve kışkırtmalara dayanır. 

Örneğin, halkların milliyetçi duygularını tahrik ederek ederek ırkçılığa varan ideolojik hareketleri ortaya çıkarır ve körükler. Ya da insanlara, "senin ecdadın da bunu yapmış sen de yap" diyerek tarihi hataları, zulümleri, akılsızlıkları sorgulamadan tekrarlamayı makul gösterir. 

İngiliz derin devleti, işine yarayan her türlü yalanı, her türlü şeytani plan ve stratejiyi, "Devletin, Milletin Bekası" gibi çok önemli ve değerli kavramlar ardına sığınarak meşru, hatta "kutsal" göstermeye çalışır! 

En yüce kavramları bile hile ve oyunlarına sinsice ve alçakça alet etmekten geri durmaz. Güya "Devletin bekasının tehlikede olduğu" yalanını kullanarak birtakım kindar, öfke ve nefret dolu, provokasyona açık, kıt akıllı ve yüzeysel düşünceli kişileri tahrik edip galeyana getirerek işine gelmeyen, çıkarlarına, planlarına engel teşkil eden, kirli oyunlarını deşifre eden kişileri, fikirleri ve hareketleri baskılamaya, sindirmeye ve etkisiz hale getirmeye çalışır. Öyle bir sahte ve yoğun telkin ortamı oluşturur ki en aleni haksızlıklar, en zalim uygulamalar, en görülmemiş hukuksuzluklar bile bu şeytani telkin altındaki çevreler tarafından normal karşılanmaya, hatta destek görmeye başlar. Masum insanların haksız yere hapse atılması, binlerce yıl cezaya çarptırılmaları, en korkunç haksızlık ve zulümlere uğramaları alkışlanır ve teşvik görür hale gelir.

Özetle, İngiliz derin devleti her türlü alçaklık, zulüm ve kötülüğü insanlara iyilik, doğruluk ve fayda görünümünde sunar! 

İngiliz derin devleti bu yöntemi aynı zamanda hedef şaşırtmak için kullanır. Örneğin, ülkemizde Beka sorununun bir numaralı sebebi başta PKK olmak üzere bölücü terör örgütleri, mafya yapılanmaları ve arka planda onları kuran, besleyen, organize eden ve yöneten İngiliz derin devleti olmasına rağmen bu gerçek tehditler örtbas edilir, gündemden düşürülür. Hayatlarını bu ülkenin, devletin, milletin, insanların faydasına vakfetmiş yerli, milli, vatansever kişi ve çevreler ise sanki büyük bir beka sorunuymuş, dehşetli bir tehlikeymiş gibi her türlü kara propaganda, yalan ve iftira kampanyaları ile birlikte sürekli gündemde tutulur. Bu tür olumsuz algı operasyonlarıyla kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırılmaya çalışılır. 

İşte iyi, faydalı, olumlu ve güzel insanlar ve fikirler bu şekilde yok edilmeye çalışılarak İngiliz derin devletinin tüm dünyaya empoze ettiği, sapkın, çarpık fikir sisteminin, ateist, dinsiz dünya görüşünün, dejenere ahlak anlayışının önündeki engellerin kaldırılması hedeflenir.

İngiliz derin devletinin Adnan Oktar ve arkadaşlarına düzenlediği kumpasla gözetilen de bu aynı karanlık hedeftir!  

Yukarıda çok özet olarak geçtiğimiz nedenlerden dolayı, yerli-milli, modern ve dindar Müslüman kimlikleri ve tarihi etkiye sahip dünya çapındaki ilmi ve fikri faaliyetleri nedeniyle, varlıkları İngiliz derin devletini son derece rahatsız eden Sayın Adnan Oktar ve arkadaş camiamızın tamamen dağıtılması ve etkisiz hale getirilmesi kararı alınmıştır. Bunu yapabilmenin yolu olarak da çok sayıda sahte ve mesnetsiz suç uydurularak, yalancı tanık ve şikayetçiler ayarlanarak, baskı ve tehditle her türlü uydurma hikayenin, yalanın ve asılsız iftiranın söyletileceği sözde itirafçılar devşirilerek çok kapsamlı bir kumpas organize edilmiştir. 

Bu tür kumpaslar vatanını, milletini seven, koruyup kollayan, devletin ali menfaatlerini gözeten ve savunan insanları bertaraf etmek için İngiliz derin devletinin her devirde başvurduğu en meşhur ve klasik metotlardandır. Yakın geçmişte rahmetli Adnan Menderes'e de benzer kumpaslar düzenlenmiştir; bugün Sayın Erdoğan'a karşı da sürekli olarak benzer sinsi oyunlar devreye sokulmaktadır. Nitekim, Sayın Cumhurbaşkanımızın her fırsatta önemle vurguladığı "dış güçler" de kesinlikle soyut, müphem veya hayali bir düşman değil, aksine somut, net ve ezeli bir düşman olan İngiliz derin devletinin ve emrindeki şer odakların ta kendisidir.

Kısaca, Devletin bekasını asıl savunan kişiler İngiliz derin devletinin bu tür sinsi yöntemleriyle ekarte edilmeye çalışılmakta, hayırlı faaliyetleri bir anda durdurulmakta ve kesintiye uğratılmaktadır. Bir yandan da bu amaçla uygulanan dehşetli zulüm, haksızlık ve hukuksuzluklar son derece şeytani bir aldatmaca içinde, her türlü medya, sosyal medya ve internet mecrası kullanılarak yürütülen algı operasyonlarıyla insanlara doğru, güzel, faydalı, vatanın, milletin, devletin hayrına gibi gösterilmeye çalışılmaktadır. Bu sahte illüzyona kapılan aklı zayıf bazı kesimler ise ne yazık ki kendileri bile farkında değilken en büyük zulüm ve kötülükleri destekler, binlerce yıllık haksız, hukukusuz hapis cezalarını alkışlar hale gelmektedir.

Öyle ki sürekli olarak hukuksuzluklardan, adalet mekanizmasındaki sorunlardan şikayet edenler ve bizzat bu sorunlardan kendileri de muzdarip olanlar dahi, İngiliz derin devletininin bahsettiğimiz şeytani telkininin etkisi altında Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarına yapılanları kınamak, eleştirmek şöyle dursun tam tersine bu zulmü destekleyip teşvik etmektedir. 

İngiliz derin devleti, Sayın Adnan Oktar ve camiamıza düzenlediği kumpas sonucunda şimdilik amacını bir ölçüde gerçekleştirmiştir. Milli-manevi, imani, ilmi ve fikri faaliyetlerimizi, Darwinist ve materyalist felsefelere, bölücü ideolojilere karşı onlarca yıldır sürdürdüğümüz fikri mücadeleyi belli bir süre için durdurmuştur. Bu yolla, ateist ve deist bir toplum oluşturma hedefine bir adım daha yaklaşmıştır. 

Bilindiği gibi, bugün inançlı ve dindar insanların giderek azaldığı Türkiye'de deizm ve ateizme doğru tehlikeli yöneliş çok vahim boyutlara varmıştır. Böylelikle İngiliz derin devleti, artık kendi emelleri ve hizmetleri doğrultusunda kolaylıkla yönlendirebileceği tam istediği türden dinsiz, imansız, milli şuur ve maneviyattan uzak, hiçbir kutsal davası ve değeri olmayan, materyalist, dolayısıyla kavgacı, çekişmeci, birbirine sevgiyle değil çıkar gözüyle bakan vahşi, ruhsuz et yığınları oluşturma hedefine giderek daha çok yaklaşmaktadır. İyiyi kötü göstermekte, iyi insanları zulme uğratarak etkisiz hale getirmektedir. Halka da bu kötülük ve zulmü de güya iyi, güzel, olumlu, faydalı bir olaymış gibi gösterip iyilerin, doğruların, masumların hakkını savunanları da aforoz etmektedir. 

İyi insanlar suskun, pasif, ürkek ve çekingen kaldığı, birbirleriyle birlik ve dayanışma içine girmediği, güç birliği oluşturmadığı, kötülüğe karşı çelikten bir set haline gelmediği sürece de İngiliz derin devletinin insanlığa getirdiği felaketlerin ardı arkası kesilmeyecektir. Ta ki yeryüzünden iyiliği ve iyi insanları yok edene ya da kötüye dönüştürene kadar...

Her türlü ahlaksızlığı, aşağılığı, alçaklığı, şerefsizliği bizzat yapmak, yaptırmak ve teşvik etmek İngiliz derin devletinin en büyük özelliğidir. Kindarlık, nefret ruhu, aklısızlık, cehalet, sahtekarlık, sevgisizlik, yalancılık, iftiracılık, yaygaracılık, çirkeflik, arsızlık, yüzsüzlük, zalimlik, gaddarlık, hasetlik, kıskançlık, çıkarcılık, kabalık, kütlük, görgüsüzlük... gibi iğrenç karakter özellikleri ve ahlaksızlıklar İngiliz derin devletinin köpekliğini ve yalakalığını yapan çakalların ortak vasıflarıdır. Dolandırıcılık, hırsızlık, uyuşturucu satıcılığı, cinayet, şantaj, tehdit, vb. kriminal eylemler de bunların yaşam biçimidir.

Dolayısıyla, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımıza kumpas kuran İngiliz derin devletinin ülkemizdeki sefil uzantılarının da ortak vasıflarıdır tüm bu tiksinti verici özellikler... Bunlar, tüm toplumun iğrendiği, nefret ettiği kimselerdir.

İşte İngiliz derin devleti, kötüleri ve kötülüğü yaygınlaştırarak, iyileri susturarak, iyilerin devletimize, hükümetimize verdiği desteği keserek, üstüne insanlarımızı da kötülükleri destekler, savunur ve teşvik eder hale getirerek Türk milletini ve devletini bu şekilde içten içe çürütmeye ve yok etmeye çalışmaktadır. 

Eğer bir beka sorunundan bahsedeceksek, ülkemiz ve milletimiz açısından en büyük beka sorunu Darwinizmdir. 

Darwinizm bir toplumun geneli tarafından kabul edildiğinde artık o toplum için din, iman, milli meseleler, devlet, aile, ahlak ortadan kalkar. Komünizm ve onun getirdiği komünal zihniyet tek alternatif haline gelir. Dinini, milli ve manevi değerlerini, aile ve devlet temelini kaybetmiş toplumlar eninde sonunda dehşetli bir şekilde yıkılmaya ve yok olmaya mahkum olurlar. Yani Darwinizm bir ülkeyi ele geçirdiğinde, bunun sonu önlenemez bir mağlubiyet olur. 

Eski kuşaklar iyice eskiyip dünya sahnesini terk ettiğinde, Darwinist-materyalist zihniyetle yetişmiş çok sayıdaki yeni birey tam anlamıyla devreye girdiğinde, artık bu sosyal felaketin geri dönüşü de kalmamış olacaktır. Bunun sonucunda ateizm, deizm, ahlaki dejenerasyon ve toplumsal yozlaşma tüm ülkede giderek yaygınlaşacak ve yok oluş kaçınılmaz hale gelecektir.

Elbette, İngiliz derin devletinin, diğer adıyla Deccaliyetin gerçek mürşidi şeytandır. Her türlü melaneti ve kötülüğü fayda görünümünde sunan daima şeytan olmuştur. Bu yöntemle iyilerin yolunu kesmekte, iyi olanı kötü, kötü olanı iyi göstermekte ve insanların algılarını bozmaktadır. Şeytanın kontrolündeki İngiliz derin devletinin yöneticileri, yani Deccal ve avanesi şu anda halkımızı büyük felaketlerin içine sürüklemeye çalışmaktadır. Bu büyük felakete uğramadan önce oyunun gerçekte nerede ve kimler tarafından kurulduğunu iyi anlamak ve bu oyuna gelmemek çok önemlidir. 

Türk milletine, kendi ferasetiyle bu tuzağı fark etmek yakışır. İyilikleri, iyi insanları kendi elimizle yok etme oyununu birlikte bozmak gerekir.

Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız.