2 YILLIK TEKNİK TAKİP BOYUNCA HİÇBİR SUÇ UNSURUNA RASTLANMADIĞI İÇİN CAMİAMIZA RESMİ POLİS AJANI YERLEŞTİRİLMESİNE GEREK DUYULMAMIŞTIR

Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımıza düzenlenen 11 Temmuz 2018 tarihli polis operasyonu öncesindeiki sene boyunca camiamıza yönelik, geniş kapsamlı bir teknik ve fiziki polis takibi yapılmıştır. 

Ancak, ne bu iki senelik teknik takip sırasında ne de sonraki operasyon, soruşturma ve yargılama süreçleri boyunca, EMNİYET VE YARGI BİRİMLERİNİN HER TÜRLÜ MADDİ, İNSANİ VE TEKNOLOJİK İMKANLARI SEFERBER EDİLMESİNE RAĞMEN bugüne kadar tek bir tane bile somut suç delili ortaya konulamamıştır. 

Kısaca, iki yıllık teknik takip süreci de dahil, şu ana kadar geçen 6.5 YIL SONRASINDA ORTAYA KONAN SOMUT SUÇ DELİLİ "SIFIR"DIR. Çünkü, ortada hiçbir suç yoktur. Kumpas davasına zemin ve gerekçe oluşturması için isnat edilen, masa üstünde kurgulanmış delilsiz, dayanaksız, sahte suçların hepsi uydurma ve hayal ürünü senaryolardan başka bir şey değildir.

Operasyon öncesindeki teknik takip sürecinde "sözde" suç delilleri elde etmek amacıyla başvurulan, ancak HİÇBİR SONUÇ ALINAMAYAN ONLARCA YÖNTEMDEN BİRİ DE ADNAN BEY VE ARKADAŞLARIMIZIN SİVİL GÖRÜNÜMLÜ EMNİYET GÖREVLİLERİ TARAFINDAN YAKIN FİZİKİ TAKİBE ALINIP SÖZDE SUÇ DELİLİ ELDE ETMEK AMACIYLA 7/24 İZLENMİŞ OLMALARIDIR. 

Bu kapsamda, söz konusu sivil görevliler tarafından;

 Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımızın kaldıkları evlerin çöpleri dahi her gün düzenli olarak karıştırılarak, 

 Kestane, mısır, vb. seyyar satıcı kılığında yakın takip yapılarak, 

➤ Müşteki yapılacaklar tembihlenip içerden arkadaşlarımız aleyhinde delil arayıp bulmaları istenerek, 

➤ Arkadaşlarımızın kaldıkları evlerin komşularıyla, kapıcılarıyla, bekçileriyle, yöneticileriyle, site güvenlikleriyle, vs. görüşülüp bu evlerde güya cinsel saldırıya uğrayan, alıkonan, esir tutulan kadınlar olup olmadığı soruşturularak, 

➤ Evlerden herhangi bir zamanda gelmiş herhangi bir çığlık, imdat ve yardım çağrısı, kaçmaya çalışan kadın, genç kız, vs. hiç olmuş mu diye araştırılarak 

hummalı bir biçimde sözde suç delili bulunmaya çalışılmıştır. 

Ancak, tüm bu araştırma ve fiziki takiplerden de bir sonuç alınamayınca bu sefer de Adnan Bey ve arkadaşlarının arasına kendi içlerindenmiş gibi görünen muhbirler, gayrı resmi ajanlar sokularak camia içinde herhangi bir suç işlenip işlenmediği tespit edilmek istenmiştir. 

Eğer bu muhbirler vasıtasıyla, camia içinde birtakım suçlar işlendiğine dair somut kanıtlara rastlanırsa, bu durumda topluluk içine gerçek kimliklerini gizleyen RESMİ POLİS AJANLARI (hukuki tabiriyle, GİZLİ SORUŞTURMACILAR ya da GİZLİ SORUŞTURMA YAPAN KOLLUK GÖREVLİLERİ) yerleştirilmesi düşünülmüştür. 

Bilindiği gibi soruşturma safhalarında, ortada bir suç örgütü veya silahlı örgüt olması ve aynı zamanda kuvvetli suç şüphesi bulunması durumlarında CMK madde 139 hükümleri çerçevesinde Sulh Ceza Hakimi kararıyla söz konusu örgüt içinden delil toplaması amacıyla bir "GİZLİ SORUŞTURMACI" tayin edilebilir. Ya da ortada örgüt olup olmamasına bakılmaksızın iddia edilen bir suçun ortaya çıkarılması, suç faillerinin ve suç delillerinin belirlenmesi amacıyla CMK m. 160 ve devamı maddeleri gereğince Cumhuriyet Savcısı'nın talimatıyla bir "GİZLİ SORUŞTURMA YAPAN KOLLUK GÖREVLİSİ" görevlendirilebilir.

Ne var ki camiamıza yönelik soruşturma safhasında, ne Sulh Ceza Hakimi ne de Cumhuriyet Savcısı tarafından, üstte sözünü ettiğimiz iki kategoriden de hiçbir resmi "GİZLİ SORUŞTURMACI" görevlendirilmemiştir. Çünkü bu uygulamayı gerektiren bir durum, yukarıda saydığımız şart ve gerekçeler hiçbir zaman oluşmamıştır.

Sonuç olarak, adli makamlar tarafından sırf GİZLİ SORUŞTURMACI uygulamalarına gerek duyulmamış olması dahi, ortada ne bir suç örgütü ne bir silahlı örgüt ne bir suç ne bir suçlu ne de bir suç delili olmadığının tek başına ispatı niteliğindedir. 

Yukarıda bahsettiğimiz gayrı resmi muhbirler de camia içinde tek bir suç fiili, suç faili, suç unsuru ya da suç delili tespit edemedikleri için,  bundan sonra ayrıca GİZLİ BİR RESMİ POLİS AJANI YERLEŞTİRİLMESİNE GEREK GÖRÜLMEMİŞTİR.

Aylar, yıllar boyunca Adnan Oktar ve arkadaş grubunun içinde sabah-akşam yaşamış olan sözünü ettiğimiz gayrı-resmî muhbirler, gerek üzerlerinde taşıdıkları düğme, kalem, toka, küpe, kolye, vb. eşyaların içine yerleştirilmiş gizli kameralarla aylarca görüntü kayıtları yapmışlardır. 

Ne var ki bu kayıtlar içerisinde iddia edilen hayali suçlamalara delil teşkil edecek tek bir görüntü bile tespit edilememiştir. Sırf bu durum bile, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarına yöneltilen suçlamaların tümüyle asılsız ve gerçek dışı olduğunun en açık kanıtlarındandır.

Nitekim, bu iki senelik teknik takipte tek bir suç eylemi, suç faili ya da suç deliline rastlanmadığı, ortada  somut ve meşru hiçbir hukuki gerekçe bulunmadığı halde, sırf derin devlet kumpasçılarının kanunsuz baskısıyla, 11 Temmuz 2018'de arkadaşlarımıza ait 150 civarındaki ev ve işyerine ani, eşzamanlı olarak düzenlenen polis operasyonlarında da

 Ne bir suça veya suçluya,

 Ne bir suç unsuru ya da suç deliline,

 Ne suçüstü bir olaya,

 Ne esir tutulan, alıkonan, şiddet, eziyet veya taciz gören bir kimseye,

 Ne de tek bir uygunsuz duruma dahi 

rastlanmamıştır. 

Tüm bunlara rağmen hayatlarında hiçbir suça karışmamış, tek bir sabıka kayıtları bulunmayan Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımız 4.5 yıldan bu yana haksız, hukuksuz, kanunsuz olarak cezaevlerinde insanlık dışı ortamlarda tutulmakta, tarihte görülmemiş, zulüm, eziyet ve haksızlıklara uğratılmaktadırlar. 

Ancak, er ya da geç Cenab-ı Allah'ın müminler için takdir ettiği sabır ve imtihan süresi kaderde belirlenmiş gün gelince mutlaka sona erecek, en mükemmel ve kusursuz adalet olan İlahi adalet tecelli edecek, gerçek ve nihai hükmü Alemlerin Rabbi olan Allah verecektir.

Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız.